MEDİASYON NEDİR?

Mediasyon, 1970’li yıllarda ilk olarak ABD.’de ortaya çıkmış ve geliştirilerek pek çok alanda kullanılmaya başlanmış bir uyuşmazlık çözüm yoludur.

Mediasyonun kelime anlamı uzlaştırma olup, bir anlaşmazlık olduğu hallerde, tarafsız ve konunun uzmanı bir üçüncü şahısın katılımı ile anlaşmazlığın çözüme kavuşturulması hedeflenmektedir. Çatışma sebebiyle karşı karşıya gelen her iki tarafın da çıkmaza girdiği ve ilerleme kaydedemediği yahut iletişimlerinin kesildiği durumlarda özellikle tercih edilen “barışçı ve çözüm odaklı” bir uzlaştırma tekniğidir.

Mediatör kavramı, hakem kavramı ile karıştırılmamalıdır. Mediatör, tarafların içinde bulundukları çatışmanın her iki taraf için de “en elverişli” ve “en verimli” şekilde çözümlenmesi yolunda rehberlik etmekte, seansları etkin bir biçimde fakat objektif duruşundan ödün vermeksizin yürütmektedir. Amaç, ihtilaf taraflarının onay verdiği optimal çözüme en kısa şekilde ulaşmaktır.

Mediasyon görüşme tekniği aracılığıyla bir taraftan çatışmanın bozucu etkisi ve harareti hafifletilirken, diğer taraftan da yapıcı ve kabul edilebilir bir çözüme doğru adım adım ilerleme hedeflenmektedir.

Bu yola girilmesiyle birlikte öncelikle anlaşmazlığa taraf olan şahıslar ile mediatör arasında “güvene dayalı” bir iş ilişkisi kurulmaktadır. Sonraki aşamalarda mediatör, çatışmanın çekirdeğini bulmak ve tarafların ihtiyaçlarını karşılayabilecek olası çözüm yollarını ortaya koyma yolunda her iki tarafa da rehberlik edecektir.

Mediasyonun diğer bir aşaması da çatışma tarafları arasında kopmuş olan iletişimin yeniden yapılandırılmasına yöneliktir. Bu durum bilhassa ilişkinin devam etmesinin zorunlu olduğu haller açısından (örnek vermek gerekirse boşanma durumunda ortada çocuk/ların mevcudiyeti halinde) son derece büyük bir önem arz etmektedir. İletişimin yapılandırılması aşamasında, tarafların, birbirlerinin perspektifini en azından anlayabilir hale gelmeleri ve duygusal tepkisellikten arındırılarak temelde anlaşabilmelerine çalışılmaktadır.

 

MEDİASYON HANGİ ALANLARDA KULLANILABİLİR?

Mediasyon gerek kişisel ihtilaflarda, gerekse gruplar arasında, iş çevrelerindeki ihtilaflarda ve politik çatışmalarda aktif olarak kullanılmaktadır. En yaygın biçimi ayrılma ve boşanma sürecinde ortaya çıkan anlaşmazlıklara dairdir. Gerek ABD’de, gerekse AB ülkelerinde hayatın her alanında (komşuluk ilişkileri, iş ilişkileri, aile içi miras paylaşımı vb.) kullanılan bir uzlaşma yolu olarak kabul edilmiştir. Bilhassa taraflar arasındaki ilişkinin mahkeme yolu ile kolayca sonlandırılmayacağı, mevcut bağlar nedeniyle daha uzun süreli olarak devam etmesinin gerekli olduğu hallerde etkin bir şekilde uygulanmaktadır.

Mediasyon, en eski ve yaygın kullanım alanını partnerler arasında ve aile içi ihtilaflarda bulmaktadır. Özellikle ayrılık, boşanma, çocuk(ların) velayeti, mal paylaşımı, nafaka ve miras paylaşımı gibi konularda mahkeme sürecinin meşakkatli, duygusal anlamda yıpratıcı, pahalı ve uzun bir süreç olmasından ötürü sıkça tercih edilmektedir.

Resmi bir boşanma için tarafların mahkemeye başvurmaları zorunlu olmakla beraber, anlaşmazlık olan noktalarda önceden bir çözüme varılması, boşanmanın “anlaşmalı boşanmaya” dönüşerek bunun kısa sürede gerçekleşmesini sağlamaktadır. Özellikle nüfus bakımından yoğun olan ülkemizde yargı yükü ve maliyeti de göz önüne alındığında yıllar süren, hem taraflar, hem çocuklar, hem de aileler açısından oldukça zor ve yıpratıcı bir sürece dönüşebilen “boşanmanın” daha insancıl ve kısa sürede halledilmesi çok önemli bir husustur.

Bununla birlikte, okul sorunları olan öğrenciler ve okul idaresi, aynı çevrede yaşayan, komşuluk ilişkileri ile bağlı taraflar, işveren ve çalışan, müşteri ve firma arasında ve/veya işyeri içerisindeki gruplaşmalarda da mediasyon etkili olarak kullanılmaktadır.

Güçlünün karşı tarafı ezemediği ve domine edemediği bir uzlaşma tekniği olan mediasyon bu açıdan da kaybeden ve kazanan taraf olmaksızın ortak sonuca varılması açısından önem arz etmektedir. Mediasyon tekniğinin uygulanabilmesi için gerekli olan koşullar şu şekilde sıralanabilir:

  • Tarafsız, üçüncü bir şahsın varlığı (mediatör)
  • İhtilafın taraflarının katılımcı olarak görüşmede hazır bulunmaları
  • Formaliteye tabi olmayan, mahkeme dışı bir görüşme ortamı
  • Tarafların mediasyon görüşmelerine gönüllü olarak katılımları ve çözüme varılması aşamasında aktif olarak rol almaları; zira mediasyon karar verme yetkisinin mediatöre verildiği pasif bir süreç değildir. İhtilafa dair tarafları memnun edecek verimli çözüme her iki tarafla birlikte ulaşma hedeflenmektedir.

 

MEDİASYONUN MAHKEME AŞAMASINDAN FARKI

Günümüzde ihtilaf yaşayan taraflar, bu durumun çözülmesi yolunda uzmanlara başvurmayı tercih etmektedirler. Terapistler ve avukatlar çatışmaların çözümünde rol alan mesleklere örnektir. Bilhassa avukatlıkta objektivite deformasyona uğramakta, vekil-müvekkil ilişkisi tamamen subjektif esaslara dayalı olarak biçimlenmektedir. Bununla birlikte, karşı tarafla bozuk olan ilişki daha da sarsılmakta ve çıkara dayalı kutuplaşma belirginleşmektedir.

Mahkeme aşaması ve mediasyon arasındaki benzerlik, ihtilafın çözümüne için üçüncü bir merciye başvurulmasına dairdir. Davalaşma sürecinde “kimin haklı veya haksız olduğuna ilişkin” geçmiş olaylar incelenirken, mediasyon şimdiki zamana ve geleceğe yönelik bir uzlaşma sağlamayı hedeflemektedir. Mediasyonun merkezinde “suç ve suçlu aramadan” konsensüse varmak bulunmaktadır.

Mahkeme sürecinde etkin rol oynayan tüzük ve kanunların bulunmasına rağmen bir “belirsizlik” söz konusudur; zira ihtilafı üstlenen hâkim ve avukatların kimlikleri, mesleki tecrübe ve becerileri birbirinden farklılık arz etmektedir. Bunun sonucunda ortaya çıkan mahkeme kararına bağlı olarak “kazanan” ve “kaybeden” taraf/lar mevcuttur.

Mediasyon sürecinde ise sonuç/kararı belirlemek, çatışma yaşayan tarafların elindedir. Kanunlarla kısıtlanmamış, üçüncü bir tarafın eline verilmemiş, daha geniş bir oyun alanına, bu alan içerisinde de sınırlandırılmamış farklı çözüm yollarına ulaşma imkânına sahiptir her iki taraf da. Amaç, “herkesin kazanmasıdır.”

Mahkeme yolundan bir diğer fark da, mediasyonun “her iki tarafın arzu ettiği bir uzlaşma biçimi” olarak faaliyet göstermesidir. Mahkemeye taraflardan yalnızca birinin başvurmayı tercih ettiği durumlarda diğer tarafın bu konudaki oluru alınmamaktadır.

Hukuki ve mediatif süreç arasındaki belli başlı farklar aşağıdaki gibi sıralanabilir.

 

 

Hukuki süreç

 

Mediatif süreç

Suç ve suçluluk faktörünün belirlenmesi

 

Çözüm arayışı

Kanunlara bağlılık

 

Olaya bağlılık

Üst mahkeme kararlarını temel alma

 

Tarafların kararlarını temel alma

İhtilafa dışarıdan müdahale

 

Tarafların çözüm sürecinde aktif yer almaları

Genelgeçer çözüm odaklılık

 

Öznel, olaya bağlı çözüm odaklılık

Tek bir perspektifin ağırlıklı olarak benimsenmesi

 

Farklı perspektiflerin kabul edilmesi

Karar yolu ile çözümün sağlanması

 

Konsensüs yolu ile çözümün sağlanması

Mahkemeyi ikna etme

Tarafları dinleme ve uzlaştırma

 

 

MEDİASYONUN TERAPİ SÜRECİNDEN FARKI

Mahkeme sürecinde fiili durumlar, eylemler, niyet ve kanunlar önemli rol oynarken, mediasyon ve terapide tarafların duyguları, ilişkileri ve ihtiyaçları merkeze konulmaktadır.

Mediasyonda duygulara önemli ölçüde yer verilirken, terapinin aksine iyileşme ve bireysel, ruhsal çatışmaların açılması, onlara dair çalışmalar yapılması ön planda değildir. Sağlanmak istenen, taraflar arasında “empatinin kurulması”, “karşılıklı iletişimin yeniden yapılandırılması”, ihtilafa dair “çözümlerin üretilmesi”, geleceğe dair “uzlaşmaya varılması”dır.

Mediasyonda duygular, ihtiyaç ve çıkarlara açılan kapılar olarak algılanarak, göz ardı edilmeksizin uzlaşma yönünde yardımcı araçlar olarak kullanılmaktadır.

 

Terapötik süreç

 

Mediatif süreç

Bireysel, kişinin kendi içinde yaşadığı çatışmalara dair

 

Bireyler arası çatışmalara dair

Genellikle bir kişi danışmaktadır

İhtilafın tüm tarafları yer alır (gruplar da dâhil olmak üzere)

Çatışma, daha derinde yatan sorunlara dair bir yol gösterici gibi kullanılır

Arka fonda yer alan bireysel sorunlar, çatışmaya dair bir çözüm bulmak için kullanılır

Terapide, kişinin ruh sağlığına dair tanı ve hipotezler geliştirilir

Mediasyon kişileri analiz etmeyi değil, sorunu çözmeyi, uzlaştırmayı hedefler

Amaç, derinde yatan bireysel problemlerin çözümüdür

Amaç, güncel sorunun çözümüdür

 

Mediasyonun terapötik etkileri de olmakla beraber, bireysel sorunların ancak mevcut ihtilafı çözüme götürme yolunda menfi etkileri olmaları halinde irdelenecekleri belirtilmelidir.

 

MEDİASYON AŞAMALARI NELERDİR?

İlk evre:

      -    Mediatör ile temasa geçme ve görevin netleştirilmesine dair ön görüşme evresi

      -  Taraflarla birlikte mevcut ihtilafa dair önlem ve tedbirlerin alınması hususunda görüşme

Mediasyon Görüşmesi:

  • Giriş
  • Bakış açılarının tespit edilmesi
  • Çatışmanın tespiti, derinlemesine incelenmesi, aydınlatılması
  • Çözüm arayışı
  • Uzlaşma

Yürürlük ve Sonlanma Aşaması:

  • Üzerinde uzlaşılan çözümün taraflarca benimsenip benimsenmediğinin kontrol edilmesi ve mevcut çözümün sürekliliği açısından (gerekli olduğu tespit edilen) bazı düzeltmelerin yapılması süreci

 

MEDİASYONDA ÇÖZÜM SÜRECİ VE DEVAMI

Taraflar arasında uzlaşma sağlandıktan ve bir “çözüm paketi” üzerinde anlaşıldıktan sonra, mediatör konuşulanları ve varılan noktayı kısaca özetleyerek tarafların tercihine bağlı olarak sözlü veya yazılı bir protokol halinde her iki tarafa da sunar. Protokolün hukuki bir bağlayıcılığı olmamakla birlikte uzlaşmanın hangi koşulların gerçekleşmesine bağlı olarak sağlandığına dair bir belge niteliği bulunmaktadır.

Söz konusu belgenin belirsiz ve çelişkili ifadeler içermemesi, her iki tarafın da yükümlülüklerini ve ihtiyaçlarını, varsa feragat ettikleri hususları ve çözüm odaklı eylemlerinin neler olduğunu açık ve net bir şekilde belirtmesi gerekmektedir.

Zaman içinde koşullarda değişiklikler olması sebebiyle üzerinde uzlaşılan çözümün etkinliğini veya yeterliliğini yitirmesi tehlikesine karşı, belirli bir süre sonrasında bir araya gelerek verimliliğe dair saptama yapılması veya revizyona gidilmesi mümkündür ve tavsiye edilir.

Böylelikle taraflar varılan uzlaşmanın uygulanması yolunda bir başlarına bırakılmayacaklardır. Kendi tercih ettikleri durumlarda ve zamanlarda gerek telefon görüşmeleri ile gerekse bir araya gelmek suretiyle mediatörden her zaman destek alabileceklerdir.